Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, yemek kültürü ve sofra adabıyla da yıllardır hepimize örnek oluşturuyor. Kendine has bir damak zevki olan Atatürk, mütevazı ve sade sofralarıyla dikkat çekiyor.
Atatürk’ün sofrasında yemeklerin değiştiği görülse de aynı kalan tek şeyin masaların sakin ve sade yapısı olduğu görülüyor. Gazi Mustafa Kemal’in sevdiği pek çok yemek bulunsa da favorileri sorulduğunda iki ana cevaba ulaşılıyor: Pirinç pilavı ve etsiz kuru fasulye. Sık sık tükettiği bu iki ana yemeğin yanı sıra sevdiği bir diğer yemek ise yoğurt-ekmek.
Atatürk’ün en sevdiği yemekler arasında ıspanaklı su böreği de yer alıyor. Ancak Atatürk’ün bu böreği tıpkı annesinin yaptığı gibi Selanik usulü tercih ettiği biliniyor. Bazı kaynaklar Atatürk’ün haşlanmış kuşkonmazı da sevdiğini destekliyor.
Bugüne kadar elde edilen verilerden bilindiği kadarıyla bu yiyeceklerin yanı sıra Atatürk’ün sevdiği diğer yemekler arasında şunlar yer alıyor:
- Karnıyarık: Patlıcanın içine kıyma koyarak özel karnıyarık tenceresi içerisinde kolaylıkla yapılan bu yemek Atatürk’ün favorilerinden.
- Fava: Fırın kabında pişirilen baklaların ezilmesi ve zeytinyağıyla birleştirilmesiyle yapılan fava da Atatürk’ün sevdiği mezeler arasında yer alıyor.
- Etli bamya: Güveçte yapılan etli bamya Atatürk’ün en sevdiği yemekler arasında.
- Puf puf omlet: Granit tavada kolaylıkla yapılan bu yiyeceği Atatürk, gece acıkmaları sırasında tercih ediyor.
- Zeytinyağlı enginar (hastalığında isteyip yiyemediği yemek): Atatürk’ün en merak ettiği yemekler arasında yer alan enginarı maalesef yiyemeden vefat ettiği biliniyor.
- İrmik helvası: Kaymaklı irmik helvası da Atatürk’ün en sevdiği tatlı olarak öne çıkıyor.
Atatürk’ün Mutfak Kültürüne Genel Bakış
Atatürk’ün beslenme özelliklerinin askeri yıllarına dayalı olarak son derece tertipli bir şekilde planlandığı görülüyor. Bazı sabahlar yalnızca yoğurt ve bir dilim ekmekle kahvaltı gerçekleştiren başkumandanın her yemek sonrası eksik etmediği orta şekerli türk kahvesi de pek önemli. Kahveyi çok seven ve gün içerisinde bazen 15 fincan kadar içen Atatürk’ün kahvaltıyı mütevazi bir şekilde yaptığı araştırmalarla destekleniyor. Atatürk’ün sofrasının yalnız kahvaltısında değil, her öğünde son derece mütevazı olduğu da bilinenler arasında.
Hem doğduğu Selanik’in hem de geleneksel lezzetlerin hepsine öğünlerinde yer veren Atatürk, genellikle sebze ve zeytinyağlı ağırlıklı damak zevkiyle de dikkat çekiyor. Çok yemek yemeyi sağlığa zararlı bulan Atatürk’ün formunu koruduğu ve fazla yemek yemekten kaçındığı da araştırmalarda görülüyor.
En sevdiği yemeğin kendi deyişiyle “yağlı fasulye” olması onun kışla yemeklerine yatkınlığını ve askeri tertipteki mutfak kültürünü yansıtması bakımından da önem taşıyor. Askeri okulda alıştığını söylediği bu yemek, yanında pilav, ayran ve yoğurtla birlikte sofralarında önemli yere sahip. Ayranın yanı sıra bu menüye bazen limonatayı da eklediği biliniyor.
Atatürk’ün Kahve Kültürü
Gün içerisinde orta şekerli türk kahvesi eksik olmayan Atatürk’ün bu içecekle arasında derin bir bağ bulunuyor. En sevdiği içecek olan türk kahvesini günde 10-15 kahve fincanı kadar içen Atatürk’ün, güne ilk olarak bir fincan kahveyle başladığı söyleniyor. Orta şekerli sevdiği kahvesini sabahları sade içmesi de onun kahve kültüründe dikkat çeken önemli bir detay olarak karşımıza çıkıyor.
Atatürk’ün, heyetlerde, yemeklerin hemen sonrasında ve yoğun olduğu günlerde saatte 2 tane olacak şekilde sıklıkla Türk kahvesi içtiği bilgisi de kahveyle arasındaki bağı gözler önüne seriyor.
Zinde bir zihni, yoğun çalışma disiplininin ve uyanık zekasının kahveye bağlı olduğunu hisseden Atatürk’ün, emir ve kumandasının her daim kahve getirme noktasında tatbik olmasını beklediği de yıllar sonra kaleme alınan anı kitaplarından anlaşılıyor.
Atatürk’ün Yemek Davetleri ve Protokol Kuralları
Uzun ve önemli sohbetler gerçekleştirdiği için masaların sadeliğinin Atatürk için büyük önem arz ettiği biliniyor. Çok yemek yemenin müsriflik olduğunu ve sağlığa zararlı olduğunu savunan Atatürk’ün yemek davetlerinin de abartıdan uzak, sade bir şekilde planlandığını görmek mümkün.
Atatürk, imzalamış olduğu 17 Ocak 1926 tarihli ve 3020 sayılı Bakanlar Kurulu kararı da onun protokole ve davetlerdeki nizama ne denli önem verdiğini gösteriyor. Resmi konukları ve ziyaretleri sırasında, özellikle yemek davetlerinde protokolün uygulanışına büyük önem gösteren Atatürk; kabul, karşılama, ağırlama ve uğurlama aşamalarına gösterdiği özenle de dikkat çekiyor.
Resmi davet yemeklerinde oturma düzeni, sofra sadeliği ve servis kurallarının uygulanması da baş kumandanın hassasiyetini gözler önüne seriyor. Atatürk’ün sofra düzeninde yemek takımları, bardak ve çatal bıçak seçimleri, yerleştirme düzenleri gibi detaylara hakimiyeti de dikkat çeken noktalar arasında.
Bu davetler sırasında en önemli konulardan biri kılık kıyafet. Gerçekleştirdiği inkılaplarla da kılık kıyafetin önemini gözler önüne seren Atatürk’ün davetlerinde kıyafet protokolü en mühim konular arasında yer alıyor.
Atatürk’ün Gastronomiye Katkıları
Atatürk, gastronomi dünyasına katkılarıyla da dikkat çeken bir isim. Dünyanın takip ettiği lider olarak bilinen Atatürk’ün en sevdiği yemekler, günümüzde dahi gastronomik turizm açısından büyük önem taşıyor. Şehirleri ve Türk gastronomisini markalaştıran Atatürk sayesinde pek çok yiyeceğimizin ünlendiği biliniyor.
Selanik ve Türk lezzetlerini aynı anda sevmesi ve bu iki kültürün birbiriyle etkileşimini sağlaması da onun önemli katkılarından. Her alandaki geliştirici etkisini gastronomide de gösteren Atatürk sayesinde hem yemek kültüründe hem de sofra adabında önemli gelişmeler yaşandığını gözlemlemek mümkün. Bu lezzetleri deneyimlemek istiyorsanız Karaca’dan mutfak ürünlerini inceleyebilir, ihtiyaçlarınıza en uygun olanı tercih edip bu lezzetli yemekleri hazırlayabilirsiniz.